Ankara

Ankara Painting and Sculpture Museum

Birçok ilke ev sahipliği yapan bu müze ihtişamlı mimarisi ve birbirinden kıymetli eserleri bünyesinde barındırıyor. Kesinlikle gidilmeli. Müze kart geçerli ve hemen yanın da Etnografya Muzesi bulunmakta e onu da görmeden dönmeyin tabi😊

Büyük, kesinlikle gezilmesi gereken bir müze. Ulaşımı kolay ve muzekart geçerli. Kartınızı unutmuş olsanız bile muzekart uygulamasını indirip giriş yaptığınızda kartların kısmından oluşturacağınız barkod ile kolaylıkla müzeye giriş yapabilirsiniz. Müzeyi gezmek için en az 2 - 2.30 saatinizi ayırmanın tavsiye ederim. İçeride çok güzel eserler var . Salonlar resimlere göre kategorize edilmiş ve isimlendirilmiş. İçerideki atmosfer hissedilmeye değer. Ankara'da her bulunusumda garip bir his kaplar içimi, çok da tarif edemediğim, biraz buruk, biraz gururlu, biraz cesaret, biraz hüzün, biraz tadı damağımda kalan bir his, hem tamamlanmışlık hem de sanki bir yanım eksik kalmış gibi... işte bu müzenin daha bahçe kapısından girerken bu hissiyatım yoğun bir şekilde belirdi. Fakat bilmiyordum ki Yandaki etnografya müzesine gittiğimde bu hissimin vücudumu karıncalandıracak kadar yoğunlaşacağını... 🇹🇷🇹🇷

I. Ulusal Mimarlık Dönemi'nin en görkemli yapılarından biri olan Ankara Resim ve Heykel Müzesi binası, 1927-1930 yılları arasında “Türk Ocakları Genel Merkezi” olarak inşa edilir. 1926 yılında açılan yarışmada, Atatürk’ün direktifleriyle Namazgâh Tepesi’nde Etnografya Müzesi’ni yapan Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu'nun projesi birinci olur ve yapının inşasına başlanır. Böylece Ankara’nın tam kalbinde yer alan Tepe’nin günümüze uzanan silueti de şekillenmiş olur. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Buradan ayrılmayı istemiyorum. Yapan eller sağ olsun” diyerek bahsettiği Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu’nun bizzat kendi elleriyle yaptığı tezyinatlarla süslü Türk Salonu, geleneksel motiflerle bezeli görkemli konser salonu ve modern yöntemlerle sergilenen paha biçilemez eserlerin bulunduğu Ankara Resim ve Heykel Müzesi, birçok ilke de ev sahipliği yapmıştır; 1931 yılında ilk Türk Tarih Kongresi bu binada yapıldı, Görkemli konser salonunda ilk Türk Operası “Özsoy” 1934 yılında ilk kez sahneye konuldu. Bu özellikleri ve bulunduğu konum ve bulundurduğu eserler düşünüldüğünde Ankara'da birkaç gününüz varsa uğranacak noktalar arasında yer alması gerekir diye düşünüyorum.. Osman Hamdi bey, Şeker Ahmet Paşa, Abdülmecid Efendi, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Abidin Dino, Fikret Mualla ve Fausto Zonaro, Hoca Ali Rıza gibi önemli ressamların resimleri yer alıyor. Müzekartla girilebilen müzeye etnoğrafya müzesini gördükten sonra girmenizi öneririm. yine müzenin sayfası üzerinden çevrimiçi olarak da gezebilirsiniz.(https://arhm.ktb.gov.tr/)

Müze koleksiyonunda Türk ressam ve heykeltıraşlara ait çok güzel eserler var. Müzekart geçerli. Girişte emanet dolapları mevcut. Bazen girişteki Türk Ocağı Sahnesinde çeşitli konserler düzenleniyor. Hemen yanı başında bulunan Etnografya müzesiyle beraber mutlaka ziyaret edilmeli.

Dolu dolu, kaliteli eserlerle bezenmiş müthiş bir müze. Kesinlikle gidilmeli. Ayrıca girdiğiniz odalarda kapı yanında A4 boyutlu, eserleri ve sanatçının düşüncelerini anlatan kartlar var. Zaten yanında etnografya müzesi var gitmişken bir taşla iki kuş vurursunuz. (Müze eseri olan eklediğim fotoğraf, Zülfü Livaneli 'Balıkçı ve Oğlu' eserinde balıkçının oğlu Deniz ölmeseydi yaşanacak tabloyu anımsattı bana. Paylaşmak istedim:)