The Altındere Valley National Park

Aslında Sümela Manastırı'nın olduğu milli park. 5 yıldız değil 10 yıldız veririm. Muhteşem bir eser. 5. Yüzyılda ilk yerleşim yapılmaya başlanmış. Gezerken geçmişe gidip hayal ettiğimde nasıl olabilir nasıl yapılmış diye düşünmeden edemiyorsunuz. Ve oradaki güncel yaşamı hayal etmeye çalıştım. Çok etkileyici bir manastır yaşam alanı. Gelelim gidişe maçka'dan 15-16 km sonra varıyorsunuz. İlk önce arabanız varsa park alanına bırakıyorsunuz. Sonra ring dolmuşları ile ilk aktarma noktasına sizi götürüyorlar. Orada yine başka dolmuşa biniyorsunuz ve bilet almanız gerekiyor. İlk aktarma ücretsiz ancak ikincisi gidiş dönüş 15 TL . Sümela Manastırına yakın bir noktada iniyorsunuz 3 metre bir patikada yürüyüş var. Manastıra giriş ücretli. Müze kartınız varsa ücretsiz ancak yoksa oradan alabilirsiniz aksi taktirde büyükler için giriş 125 TL. Müze kart yıllık 60 TL ve almanızı tavsiye ederim cüzdanınız da dursun. Yukarıda cafe var müze karta yüzde 10 indirim uyguluyor. Aslında o kadar çok bindirmişler ki size indirim gibi geliyor. Çay 18 TL. Başka da fiyat sorma gereği duymadım. Genelde yağmurlu yanınıza ya şemsiye alın yada yağmurluk orada 10 liralık naylon yağmurluğu 50 liraya satıyorlar. Ama herşey rağmen bu manastırı görmenizi tavsiye ediyorum. Vandallik yapmadan tarih bilinci ile gezin. Zevk alın. Kalabalık olacak ama yine de bir köşeye çekilip bu güzel eseri seyredin. Bu arada rehberle çok kulak kabartmayin. Anlattıklarının önemli bir kısmı uydurma özellikle freskler üzeriden anlatmaya çalıştıkları. Hrsitiyanligi Hristiyanlar dan dinleyin böylece freskler hakkında gerçek bilgiye sahip olursunuz. Neyse çok uzattım . Gidin ve gezin...

Zorunlu araç parkı ve zorunlu ring kullanımı ile ziyaretçilerden yüksek ücretler alınıyor. Giriş bileti 18 TL park araç 20 TL gidilen mesafe de yalnızca 4 km . Resmen soygun... Ama milli park güzel içinde ufak bir şelale ve güzel manzaralar ve en sonda da Sümela manastırı bulunuyor

Tarifi imkansız bir güzellik . Doğa burada yeşilin her rengini sunmuş. İçinden akan suyu izlerken birden karşınıza çıkan küçük şelaleleri insanı şaşırtıyor. İçinde yer alan Sümela Manastırı adeta bu parkın bonusu ama yapılan restorasyon hayal kırıklığı. Girişteki görevliler çözüm odaklı ve güler yüzlü değil. Büfedeki fiyatlar ise bir hayli yüksek. 30 liraya kağıt bardakta Türk kahvesi içip ardından tuvalet ücreti ödemek de rahatsız edici bir durum. Bu kadar güzelliğin içinde restaurant ve satış alanında ağzına kadar dolu olan çöp kutuları ve temiz olmayan tuvaletler görmek , Türk tipi turizmin her zamanki kötü yüzü.

Sümela Manastırı giriş ücreti 100 lira olmuş, otoparkta aracınızı bıraktıktan sonra 15 lira otopark ücreti veriyorsunuz, manastıra çıkabilmek için de gidiş dönüş 15 lira dolmuş ücreti. Havası, doğası efsane olmasaydı kimse bu çetrefilli para dolandırıcılığına katlanmazdı.

Sümela Manastırı olarak bilinen, aslında Meryem Ana Kilisesi, zorlu ama zorlu olduğu kadar doğa harikası bir bölgeye, iki rahip tarafından inşa edilmiş bir manastır. Yeni restore edilip ziyaretçiye açılmış, orijinal freskleri korunmuş, tarihi bir kıymet. Ulaşmak için harcanan kalori ve yorgunluğa değer, mutlaka görülmeli.