NOMATTO Johatsu: Buharlaşma Sanatı
Johatsu: Buharlaşma Sanatı
Birkaç ay arayla yayımlanan iki araştırmanın ilkinde ultra işlenmiş gıdalar tüketmenin kanser ve kanser kaynaklı ölüm riskini artırdığı, ikincisinde ise işlenmiş ve ultra işlenmiş gıdaların yerine asgari düzeyde işlenmiş gıdalar koymanın çeşitli kanser türlerinin riskini azalttığı yönünde bulgular elde edildi. Geçenlerde bir zincir markette kilosu 40 liraya satılan salam gördükten sonra bu araştırma bizim ülkemizde yapılsaydı nasıl bir sonuç çıkardı tahmin etmek bile istemiyoruz. 😱
Selam! Bu e-postada gezmeyi sevenler için keyifli bilgiler var. Nomatto.com’da daha çok seçenek, daha çok macera seni bekliyor. @nomattosocial instagram hesabımızda da eğlenceli paylaşımlarımıza göz atmayı unutma!👀
Bugün neler var?
-
Burdur’dan Kaçanlar Bir Bir Dönüyor
-
Johatsu: Buharlaşma Sanatı
-
Dünyanın 6 İlginç Bitkisi
-
Haftanın Filmi - Yıldızlararası
-
Kısa Kısa Haberler
Burdur’dan Kaçanlar Bir Bir Dönüyor
Amerika’nın Massachusetts eyaletindeki Worcester Sanat Müzesi’nden, Roma imparatoru Marcus Aurelius’un kızı olduğu düşünülen bir bronz büst ele geçirildi. Bu büst yıllar yıllar önce Burdur’daki Boubon antik kentinden kaçırılan ve New York’ta satılan eserlerin bir parçasıymış. New York savcılığı, bu kaçakçılık ağına karşı soruşturma yürütüyor.
Worcester Sanat Müzesi, bu büstü 1966’da almış. Müze yetkilileri, büstün tarihine dair çok az bilgiye sahip olduklarını söylüyorlar. “Bize yeni bilgiler verdiğiniz için çok teşekkür ederiz” diyorlar. “Müzeler için geçerli etik standartlar 1960’lardan bu yana çok değişti ve biz de koleksiyonumuzu modern etik standartlara uygun şekilde yönetmeye kararlıyız.” Yani, “Biz de bu büstün çalıntı olduğunu yeni öğrendik, bizim suçumuz yok” demek istiyorlar. Yerseniz.👎
Büst, gözleri yarı kapalı ve saçları dalgalı bir genç kadını gösteriyor. Marcus Aurelius, M.S. 161-180 arasında Roma imparatoru olmuş Stoacı filozof. Stoacılık, insanın duygularını kontrol etmesi ve akla uygun yaşaması gerektiğini savunan bir felsefe akımı. Büstün sahibi de belki babasının felsefesini dinlemiş ve duygularını bastırmıştır, kim bilir?
Bu büstün yanı sıra, Cleveland, Ohio’daki bir müzeden de Marcus Aurelius’un heykeli alınmış. Türkiye, bu heykelin de Boubon’dan çalındığını iddia ediyor. Müze yetkilileri ise, Türkiye’nin bu iddiasını kanıtlayacak hiçbir delil sunmadığını söylüyorlar. Bu arada, Boubon antik kentindeki kazılar devam ediyor. Belki de bir gün, Burdurlu Marcus Aurelius’un bütün ailesinin heykellerini bulacağız. O zaman ABD’li müze yetkililerine ailenin eksik üyelerini kanıtlamak biraz daha kolay olabilir. 😁
Eşimden gelirken cezve almasını istedim, bunu almış. “Bir kahve yap da içelim” diyor. 🤣
Johatsu: Buharlaşma Sanatı
Johatsu, Japonca'da "iz bırakmadan kaybolmak" anlamına gelir ve Japonya'da son yıllarda dikkat çeken bir fenomenin adıdır. Kişilerin ailelerinden, işlerinden, borçlarından veya hayatlarının diğer yönlerinden kaçıp, adeta dünyadan silinmiş gibi yeni bir kimlikle başka bir yerde sıfırdan hayat kurmalarını ifade eder. Peki, bu gizemli ve bir o kadar da merak uyandıran fenomenin arkasında ne yatıyor?
Bir sabah uyanıyorsunuz ve birdenbire "Yeter!" diyorsunuz. İş, güç, aile sorunları, çevre baskısı, yapamadıklarınız size dama dedirtmiş. Hemen telefona sarılıyorsunuz ve Johatsu hattını arıyorsunuz. “Kardeşim beni buharlaştır!” diyorsunuz ve olaylar gelişiyor.
Evet, yanlış duymadınız! Japonya'da "kaybolma" hizmeti veren şirketler mevcut. Bu şirketler, kaybolmak isteyenlere yeni bir kimlik, iş ve hatta yeni bir yaşam alanı sağlayabiliyor. Adeta bir tanıklık koruma programı, ancak burada kimseden kaçılmıyor; sadece eski hayattan.
Johatsu, kelime anlamıyla "buharlaşmak" demek. Tabi bu daha çok sosyal bir buharlaşma; adeta bir hayalet gibi sessizce ortadan kaybolma hikayesi. Johatsu'nun kökenine indiğimizde, Japon toplumunun baskıcı yapısını ve birey üzerindeki ağır sosyal ve ekonomik baskıları görebiliriz. Performans odaklı iş hayatı, yoğun çalışma saatleri, sosyal beklentiler ve bazen de dayanılmaz borç yükleri...(Bir dakika, Japon toplumu mu dedin!) Tüm bu faktörler, bazı insanları "reset düğmesine" basmaya itiyor.
Bu fenomen, bize Japon toplumunun altında yatan derin yalnızlık ve izolasyon sorunlarını da gösteriyor. Johatsu, bir nevi çığlık; görünmez olmanın getirdiği huzurun peşinden gidilen bir kaçış. Bu kişiler, yeni bir başlangıç yaparak geçmişlerinden tamamen kopmayı umut ediyorlar.
Ancak, johatsu olmanın da kendi zorlukları var. Yeni bir kimlikle yaşamak, geçmişle tüm bağları koparmak ve sevdiklerinizle ilişkinizi tamamen sonlandırmak... Hem cesaret isteyen hem de derin yaralar açabilen bir karar.
Yasal açıdan bakıldığında, bir kişinin kendi hayatını terk etmesi ve yeni bir yerde yeni bir hayat kurması, doğrudan bir suç teşkil etmez. Ancak, bu süreçte sahte kimlik kullanmak veya diğer yasa dışı faaliyetlerde bulunmak kesinlikle yasalara aykırıdır. Johatsu vakalarında, Japon hükümeti veya polisi, kaybolan kişilerin peşine düşmez, sürece müdahale etmez veya yeni kimlikleri ortaya çıkarmaya çalışmaz.
Gerçekten işe yarayıp yaramadığına gelince, bu, kişinin yeni hayat kurma konusundaki başarısı ve eski hayatından tamamen kopabilme yeteneğine bağlıdır. Bazı kişiler için, johatsu olmak, üzerlerindeki sosyal ve ekonomik baskılardan kurtulmanın bir yolu olabilir ve başarılı bir şekilde yeni bir başlangıç yapabilirler. Ancak, bu süreç zorluklarla doludur ve herkes için işe yarayacak bir çözüm değildir. Aile bağları, arkadaşlık ilişkileri ve profesyonel ilişkiler gibi sosyal bağların tamamen koparılması, duygusal ve psikolojik olarak zorlayıcı olabilir. Ayrıca, yasal olmayan yollarla yeni bir kimlik edinme riski, kişiyi yasal sorunlarla karşı karşıya bırakabilir.
Sonuç olarak, johatsu, modern dünyanın karmaşık yapısında bireylerin kendilerini nasıl kaybedebileceklerini ve bazen de bilinmez bir yola çıkarak yeniden bulmayı umut ettiklerini gösteren bir fenomen. Bu hikaye, bize hayatın bazen beklenmedik dönüşler yapabileceğini ve önemli olanın, bu dönüşler karşısında kendimizi nasıl yeniden keşfettiğimizi hatırlatıyor. Johatsu, sadece Japonya'ya özgü bir fenomen olabilir, ancak bireysel özgürlük, yeniden başlama arzusu ve geçmişten kaçış teması evrenseldir. Bu yüzden, johatsu hikayeleri bize, farklı kültürler arasında bile ortak bir anlayış ve empati köprüsü kurabilir.
Dünyanın 6 İlginç Bitkisi
Boğucu İncir Ağacı
Asya'nın güneydoğusundan Avustralya'ya kadar uzanan topraklarda, doğanın hünerli bir hırsızı sessizce faaliyet gösterir: boğucu incir ağacı. Bu sinsi bitki, aşağıdan yukarıya doğru bir dans edercesine etrafındaki ağaçları sarar ve onların köklerinden besinleri adeta çalar. Güneşi engelleyerek sardığı ağacın yaşam enerjisini kendi lehine çevirir.
Fare Yiyen Etobur Bitki
Ağustos 2009'da Filipinler'in Victoria Dağı'nda keşfedilen bir bitki, doğanın karnı acıktığında ne yediğine dair yeni bir anlayış sunuyor. Bu dev etçil bitki, farelerden kertenkelelere kadar küçük canlıları yiyerek besleniyor ve dünyanın en büyük etçil bitkisi olduğu düşünülüyor.
Beyzbol Bitkisi
Euphorbia obesa, yuvarlak formuyla beyzbol topunu andıran bir görünüme sahip olması sebebiyle bilim dünyasında "beyzbol bitkisi" olarak tanınıyor. Bu ilginç bitki, Güney Afrika'nın Great Karoo bölgesinin endemik bir üyesi ve ne yazık ki, bitki koleksiyonerlerinin artan ilgisi nedeniyle sayıları giderek azalıyor.
Şeytan Çiçeği
Şeytan Çiçeği, gerçek bir doğa harikası. Bu etkileyici böcek, aslında bir peygamberdevesi türü olup, hayatta kalma sanatında ustalaşmış bir hilekâr. Çiçek kılığına girerek hem avlarını kandırıyor hem de yırtıcılardan saklanıyor. Gerçek bir çiçek gibi görünerek kelebekler ve diğer tozlayıcıları kendine çeker ve onları av olarak kullanır. Boyu 13 cm'e kadar ulaşabilen bu yırtıcı, gösterişli renkleriyle hem kendini koruyor hem de avlarını cezbetme konusunda oldukça başarılı.
Hydnora Africana
Hydnora Africana, adeta bir doğa mucizesi. Bu parazit bitki, başka bitkilerin köklerine tutunarak hayatta kalır ve dışkıyı andıran keskin kokusuyla, belki de doğadaki en sıradışı tozlayıcı çekim yöntemini kullanır. Görünüşüyle kör bir canavarı andıran bu bitki, tozlayıcı böcekleri kendine çekmek için bu ilginç stratejiyi benimsemiştir.
Arizona Kaktüsü; Saguaro
Saguaro kaktüsü, doğanın gerçek bir devi. Kuzey Amerika'nın çöllerinde yükselen bu etkileyici bitki, dünyanın en büyük kaktüslerinden biri olma unvanını taşıyor ve 15 metreye kadar büyüyebiliyor.
Haftanın Filmi - Yıldızlararası
Geleceğin karanlık gölgesi, Dünya'nın sonunu getirecek kadar ağır bastığında, bir zamanların NASA pilotu ve şimdinin çiftçisi Joseph Cooper, insanlık için umut ışığı olur. Yaşanmaz hale gelen Dünya'da, insanlığın kaderini değiştirecek bir görev üstlenir: Yıldızlararası bir yolculuk. Felaketlerin, kıtlıkların ve kuraklıkların pençesindeki bir gezegeni terk edip, insan yaşamı için yeni bir başlangıç sunacak gezegeni bulmak. Güneş sistemimizin derinliklerinde, keşfedilen gizemli bir solucan deliği, Cooper ve seçkin astronot ekibini, insanlığın hayatta kalmasının anahtarını taşıyan, daha önce keşfedilmemiş dünyalara doğru cesurca bir yolculuğa çıkarır. Bu, sadece bilim ve keşif sınırlarını zorlamakla kalmaz, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine de yolculuk eder.🎬
Yönetmen: Christopher Nolan
Oyuncular: Matthew McConaughey, Anne Hathaway, Jessica Chastain
IMDB: 8.7
Rotten Tomatoes: %73
Tür: Bilim Kurgu
Kısa Kısa Haberler
-
Amsterdam’ın Rijks müzesini online gezmeye ne dersiniz?
-
İngiliz Telegraph Türkiye'nin 'cazibesini' yazdı.
-
Tematik peynir müzesi 125 bin ziyaretçi ağırladı.
Sizin için derlediğimiz yeni seyahat rotalarından, bulunduğunuz bölgeye en yakın lezzet duraklarından, bir sonraki yolculuğunuza çıkmadan önce “iyi ki okumuşum” diyeceğiniz bilgilendirici ve keyifli içeriklerden haberdar olmak için e-posta listemize abone olabilir, arkadaşlarınızla paylaşarak Nomatto’yu daha fazla kişiyle tanıştırmamıza katkı sunabilirsiniz.
Bu haftaki yayınımız nasıldı? |
Değerlendirmeler