Myus Antik Kenti
Myus Antik Kenti
Myus'un tarihi M.Ö. 12. yüzyıla kadar uzanmaktadır ve Lidya Krallığı tarafından yönetilmiştir. Daha sonra Pers İmparatorluğu'nun egemenliği altına girmiş ve İskender'in Pers İmparatorluğunu fethetmesiyle M.Ö. 4. yüzyılda Helenistik dünyanın bir parçası haline gelmiştir.
Myus, Menderes Nehri'nin kıyısında bulunur ve antik dönemde önemli bir liman kenti olarak kabul edilirdi. Şehir, özellikle kereste ve zeytinyağı ticareti ile ünlüydü. Kentin en önemli yapıları arasında, tiyatro, agora, stoa (sütunlu cadde), gymnasium, hamamlar ve tapınaklar yer alır. Ayrıca, Roma İmparatorluğu dönemine ait bazı kalıntılar da bulunmaktadır.
Myus, Hristiyanlık döneminde de önemli bir yerleşim yeri olarak kalmıştır. Ancak, 7. yüzyılda Arap akınları sonrası terk edilmiştir. Bugün, Myus Antik Kenti'nin kalıntıları Söke ilçesi yakınlarında bulunmaktadır ve ziyaretçiler tarafından gezilebilir.
Myus Antik Kenti, Bafa Gölü'nün kıyısında bulunan antik kent, Didim merkeze 45 km uzaklıkta bulunuyor. Avşar Köyü sınırlarında bulunan kent, Strabon'un sınırlarından edinilen bilgilere göre şehir Söke'ye 30 km uzaklıkta bulunuyor. Patika yollardan geçeceğiniz bu yolda çekeceğiniz zahmeti kente ulaştığınızda unutacağınıza eminiz.
Myus Antik Kenti Nerede?
Myus Antik Kenti, Aydın iline bağlı Söke ilçesinin yaklaşık 30 km güneyinde bulunmaktadır. Ulaşmak için Söke Muradiye Caddesi kullanarak Özbaşı mahallesine doğru gidilmeli, Özbaşı'nı aynalarından sonra Çalıköy'e doğru yönü Azap Gölü istikametinde tabelaları takip ederek Myus Antik Kenti 'ne ulaşıyor.
Myus Antik Kenti Ulaşımı Nasıldır?
Myus (myos) Antik Kenti, Menderes limanındaki ören yeri bugün de ıssız ve terk edilmiş bir görünüm sergiler; yoğun karayolları geçişinin bir hayli uzağında kalmakta ve pek az ziyaretçinin dikkati çekebilmiştir. Tam olarak yolu bulunmamasının yanı sıra patika yollardan ve tarla yolundan ulaşım sağlanır. Merkezden gitmek isterseniz Myus(myos) Antik Kentine özel aracınız ile gitmeniz gerekmektedir.
Myus Antik Kenti'nde Ne Yapılır?
Myus Antik Kenti konum olarak sapa kalan Myos Kenti'ni kullanımı az olduğu gibi gerekli özen gösterilmemiştir. Yürüyüş yapmak yada gün batımı manzarasını izlemek isteyenler için şehir gürültüsünden uzak sessiz sakin bir yerdir. Bulunduğu bölgede dinlenme tesisi yoktur. Fotoğraf makinenizi yanınıza almayı unutmayın çünkü küçük olduğu kadar eşsiz manzarası bulunmaktadır. Bu anı ölümsüzleştirmek isteyebilirsiniz. Özel olarak kamp yapma alanı bulunmamaktadır. Karavan seyahati için de yollar çok uygun olmayabilir.
Myus Antik Kenti Kaç Günde Gezilir?
Myus Antik Kenti şehir merkezinden 40 km uzaklıkta ve patika yollardan yürümeniz gerektiği için gününüzün tamamını ayırıp bölgenin tadını çıkarbilirsiniz yada yakınlarında bulunan Eski Güllübahçe, Doğanbey Köyü, Priene Antik Kenti, İlyas Bey Cami'ye de gidebilirsiniz.
Myus Antik Kenti'nde Kamp Yapılır Mı?
Myus Antik Kent'te özel bir kamp yapma tesisi bulunmaz. Yine de yapmak isteyenler elbette yapabilir.
Myus Antik Kenti
Myus Antik Kenti hakkında bilgi, Strabon'un yazılarından elde edilen bilgilere göre, Atina Kralı Kodros'un, Kydrelos adlı oğlu tarafından yapıldığı biliniyor. Bafa Gölü'nün bir yanında bulunan antik kent, Söke'ye 30 km uzaklıkta bulunan Avşartepe'de bulunuyor. Miletos antik kentinin gölgesinde kalan kent, çevredeki ırmağıktan kaynaklı çamurlaşan toprakların ev sahipliği yaptığı sivrisinekler nedeniyle, sıtma hastalığı yaygın olması ve insanların hastalıkla savaşması nedeniyle mutlulukları uzun sürmemiştir. Bu nedenle terkedilmiş ve İon kentleri arasındaki en mahrem ve değersiz kabul edilen kentlerden biri olarak kabul edilmiştir. Myus antik kent, Atina-Delos Deniz Birliğine katılarak en parlak döneminin 5. yüzyılda yaşamıştır. Kentte ilk kazı çalışmaları 1908 yılında Osmanlı devleti zamanında başlatılmıştır. Miletos kazılarını sürdüren Alman ekibi Myus'ta da çalışmıştır. Bölge halkının taşınabilir eşyalarını götürmeleri zamanla bölgeniin yağmalanması ve tekrar yerleşim yeri olarak kullanılmaması nedeniyle en az kalıntılar bu bölgeden çıkarılmıştır. 1964 yılında küçük çapta devam ettirilen deneyimlere, bilinenlere önemli bir değişiklik getirmediği gözlemlenmektedir. İonida şimdiye kadar yapılan kazılarda en az buluntuların bu bölgeden çıkarılmıştır. Bu durum bölgeyi hem değersizleştirmiş hemde yanlızlaştırmıştır.
Bu bölgede bulunan yapıları birlikte göz atalım: Dor düzeninde bir tapınak yer alır. Tapınak bağışlayıcıları Sakız Ağacı Tanrısı Apollon Terbintheos'a ait olarak bilinir. Yan duvarlardan temelleri ile ona karşı uzanan ve peristasis sütunları, daire biçimli bir dizi çukurun içinden günümüze kadar gelmiştir. Büyük taşlardan örülmüş, Kyklop'u bir duvarın yukarısına destekte, aşağı terasa ise yandan sınırlamaktadır. Pausanianın değindiği Dionysos Tapınağı aşağı terastadır. Tapınaktan geçmişten bugüne kalanlar ise kullanılan malzeme nedeniyle, temellerin bir bölümü ile bir istinat duvarı ve beyaz mermerden bir tek sütun kasnağıdır. Ak mermerden yapılmış Dionysos Tapınağı temelleri şimdi de görülebilmektedir, ancak ayakta duran başka kalıntı yok gibidir. Yapılardan bölge halkının dini inancını rahatlıkla görebiliriz.
Bu bölgeden farklı olarak ana yerleşim doğudaki ikinci tepededir. Burada kayalara oyulmuş yürüyüş evleri, mezarlar ve sarnıçlar tasarımı. Myus'ta sürdürülen kazılara ve çevrenin modern yapılaşmadan yoksunluğuna rağmen, ören yerinde işlenmiş taşlara ender rastlanması, bu tür mezarlık yeniden kullanılmak üzere Miletos'a geçiş olasılığı ile açıklanmaktadır.
Çıkarılan kazılarda antik kente giderken, Genç Roma Dönemi'nden arta kalan kalenin kalıntılarını görün. Bölge çalılık bir arazi için olduğu arazi araçlarına daha uygun ve bazı noktalarda zorlu bir yürüyüş yapmanız gereklidir. Bu durumu giydiğiniz ayakkabılara dikkat edebilirsiniz.
Değerlendirmeler